Blog sayfamız vatana millete hayırlı ola!

Eveet, biz de bir blog açmış bulunmaktayız. Bomboş bir sayfaya yazmak bomboş bi odada kendi kendine konuşmaya benziyor azıcık :) Umarım bu işi hemen öğrenir, çabuk kıvırırım.

An itibariyle seyahatimize 4 gün kaldı. Hatta 45 dakika sonra 3 gün kalmış olacak :) Çoook heyecanlı ve mutluyum. Bu benim ilk yurtdışı seyahatim olacak. Ayrıca ilk olarak ciddi manada "yollarda" olmayı deneyimleyeceğim ve kendimi keşfedeceğim. Herşey bir yana, uzun yol seyahatlerinde ve zor koşullarda nasıl bir insana dönüştüğümü merak ediyorum. Okullar kapanalı neredeyse 1 ay oldu ve bu süre boyunca tek kelime İtalyanca konuşmadığımı da fark ettim. Şimdi bekleyin beni İtalyanlaaar, Birge geliyoooor.

Şimdi "kısaca" rotamızdan bahsedeyim:

İlk olarak Cuma gecesi (16 Temmuz) Sabiha Gökçen Havaalanı'na doğru yollanıyoruz. Alttan alttan uçak korkusu beni sarmaya başladı bile. Ama böyle şeylere prim vermeyeceğimi umuyorum en azından :) Gece Roma'ya inip havaalanında uyumayı planlıyoruz. Çünkü o saatte bir hostela gidip "biz geldiiik" dersek herhalde bizi kurşuna dizerler. Sabaha karşı ilk trene atlayıp Roma Termini civarlarında bulacağız kendimizi. Daha sonra bir harita edinip hostel arayışlarına girip en sonunda kendimizi bir yere atacağız. Roma'dayken oraya 45 dakika uzaklıkta olan küçücük ve pek fazla bilinmeyen, benim de Everybody Loves Raymond adlı televizyon dizisinin bir bölümünde fark ettiğim Anguillara adında bir köye gideceğiz. Göle doğru yüzünü dönmüş, sevimli bir köy olduğunu düşünüyorum. Roma'da 4 gün kaldıktan sonra sıra Genova'ya geliyor. Orada görülecek pek çok yer var: Cinque Terre, Lerici, Portofino, Portovenere... Daha sonra Napoli! Napoli benim bu seyahatte en çok merak ettiğim yerlerden biri. Çünkü Güney İtalya'yı en iyi temsil eden yer olduğunu duydum, fotoğrafları da cabası. Napoli'ye gitmişken Sorrento'yu, Positano'yu, Amalfi kıyılarını, Capri adasını, Salerno'yu ve Pompei'yi görmeden olmaz. Orada da bir 4 gün. Sonraki durak Perugia: Seneye Şubat ayından itibaren 6 ay boyunca Erasmus öğrencisi olacağım minik dağ şehri. Orada bir gece kalıp etrafı, kira fiyatlarını vs. öğreneceğiz. Aynı zamanda da Assisi'ye uğrayacağız. Sırada Floransa var. Floransa'nın etrafında o kadar çok güzel şehir var ki... Eee Toscana bölgesi tabi. Siena, Lucca, Pistoia... Oradayken Bologna'yı da görmeden geçmek olmaz diye düşünüyoruz. Sonraa Venedik. Venedik'te de Burano ve Murano adalarını çok merak ediyorum. Rengarenk evler kanal boyunca sıralanmış bizim onları fotoğraflamamızı bekliyorlar. Milano'ya gitmişken de Bergamo ve Sirmione'yi görmek istiyoruz. Göller Bölgesi de vaktimiz kalırsa gitmek istediğimiz yerlerden. Buradan sonra kalan gün sayımıza göre ve özellikle de kafamıza göre plan yapacağız. O an canımız nereyi görmek isterse :) Paris, Nice, Barcelona, Madrid, Bordeaux, Amsterdam da yapabiliriz; Nice, Paris, Bern, Viyana, Prag, Berlin, Amsterdam da yapabiliriz. Tek bildiğimiz ayın 16'sında dönüş için Amsterdam'da olmamız gerektiği. Buradan mümkün olduğu kadar sık bir şekilde yaşadıklarımızı, deneyimlerimizi, heyecanlarımızı paylaşacağız. Bir nevi seyahat güncesi...


Birge

31 Temmuz 2010 Cumartesi

Floransa

Bugün Floransa'daki son günümüz. 3 gün boyunca çok güzel vakit geçirdik bu şehirde. Gerçekten her noktasından sanat ve estetik fışkırıyor. Özellikle S. Maria del Fiore'yi çok beğendim. Campanile denen çan kulesine çıktık. 414 basamak. Ve yukarıdaki manzara buna gerçekten değiyor. Ponte Vecchio da üstündeki minik minik kuyumcu dükkanlarıyla hikaye kitabından fırlamış gibiydi. Floransa'da en çok dikkatimizi çeken şey bulutlar oldu. İstanbul'da da böyledir belki fakat hiç bu açıyla böyle serpiştirilmiş gibi pamuk pamuk ve tane tane, tablodan çıkmış gibi bulutlar görmemiştik. Pisa'ya giderken yol üstünde birkaç bulut ve Toscana fotoğrafı çektim. Çook güzeldi manzara. Pisa kulesinin etrafı kuleyi itmeye ve tutmaya çalışıyormuş gibi yapıp bunu fotoğraflayan insanlarla doluydu :P Gerçekten kuleden çok onlar görülmeye değer. Koca koca Çinli teyzeler ellerini havaya kaldırmış poz veriyorlar :) Pisa'dan dönüp hemen Siena'ya geçecektik fakat lensimde bi sorun çıktı ve gözüm ağrımaya başladı. Gidemedik. Odaya döndük. Döner dönmez gözüm düzeldi. Çok sinir oldum :) Şimdi odamızdayız, toplanıyoruz. Kimbilir daha kaç gün banyo yapamayız diye hemen banyolarımızı yaptık. Yarın sabah 11.30 treniyle Venedik'e gidiyoruz. Sanırım konaklama çok pahalı. Kara kara düşünüyoruz çünkü maddi açıdan biraz açılmışız ve daha önümüzde 15 gün var. Venedik'te 2 gece kaldıktan sonra Viyana'ya geçme planımız var. Ama belli de olmaz. Ayrıldığımız gün nereye tren varsa oraya gideriz diye düşünüyoruz bundan sonra. Planladığımız kadarıyla Viyana, Paris, Bern, Berlin ve Amsterdam var rotamızda. Ama dediğim gibi planlar değişebilir :) Para suyunu çekebilir, fikirler tümüyle değişebilir. Bakalım..

1 yorum: